Ruh Sağlığı

ÇOCUK VE OYUN

ÇOCUK VE OYUN

Pek çok anne baba, çocuklarının oyunlarını, onları sadece meşgul eden, herhangi bir amacı olmayan hatta evden ya da annelerinin yanından bir süreliğine de olsa uzak tuttuğu için faydalı olan bir durum olarak görür.

Halbuki bu, düşünüldüğü kadar basit değildir. Çocuklar oyun oynamaya çok küçük yaşlarda hatta bebekken başlarlar. Annesinden süt emen bir bebek, bir süre sonra süt emmediği halde annesini tanımak, onunla daha çok zaman geçirmek için, annesinin memesiyle oynar. Yani aslında her çocuk oyununda, kendine ve hayata dair bir şeyler öğrenir.

Çocuklar oyunlarında doktor, şoför, satıcı, öğretmen, polis, anne, baba ve hatta kedi, köpek olurlar. Bu sayede daha önce yaptıkları gözlemleri değerlendirir ve hatırlayarak rol yaparlar. Bazen lider olup kendilerini ön plana çıkarır ve böylece sorumluluk duygusunu kazanırlar bazen de kendilerini geride tutarak, hoşgörü  ve saygı duygularını kazanmış olurlar. Bütün bunlar çocuğun özellikle sosyal gelişiminde son derece önemli adımlardır.

Peki bu kadar önemli olan oyun oynama sürecine biz anne babalar nasıl katkı sağlayabiliriz?

Her şeyde önce çocuğun oyununa müdahale edilmemelidir. Çocuk istediği oyunu, kendisi için özel olarak hazırlanmış oyun yerinde, bu bir oda ya da odanın bir köşesi olabilir, rahatça oynayabilmelidir.

Çocuğun yaşına uygun oyuncaklara sahip olması gerekir. Bunun yanında çocuğa tencere kapağı ya da çeşitli boylarda kaplar verilmesi, çocuğun hayalgücünü geliştirecek oyunlar kurmasında da fayda sağlayacaktır.

Anne baba zaman zaman bu “oyun yeri”nde çocuklarıyla beraber oyun oynamalı ama oyunun şeklini çocuğa bırakmaları gerekmektedir. Anne-baba ve çocuk, birlikte oyun oynama sürecini paylaşmalı ve her iki taraf da bu süreçten keyif alabilmelidir.

Çocuk çevresini araştırarak ve bunu bir oyun olduğunu düşünerek öğrenir. Mikrop kapar ya da üstü başı kirlenir endişesiyle çevresinde gördüklerine dokunmasına engel olmak, çocuğun cesaretini kıracak ve kendine olan güvenini olumsuz etkileyecektir. Ayrıca bu tepki, çocuğun bağışıklık sisteminin gelişmesine de engel olacaktır. Fakat bu, çocuğun her türlü tehlikeli ortamda rahatça bulunması gerektiği anlamına da gelmemelidir. Bu noktada dikkat etmemiz gereken şey; bu süreçte çocuğumuzun yanında olmamız ve hayati tehlike arz eden durumlara, korku ve panik halinde olmadan, müdahale etmemiz gerektiğidir.

Oynanan oyunlar sırasında anne babanın yaptığı hatalardan biri de çocuğa karşı bilerek yenik duruma düşmektir. Bu, çocukta, daha sonra yaşayacağı yenilgiler için çok daha büyük bir hayalkırıklığına temel oluşturmaktan öteye gitmeyecektir. Çocuğun yenilgi duygusunu yaşaması ama bunun sadece bir oyun olduğu, kaybedeceği gibi kazanacağı zamanların da olacağı bilgisi de verilmelidir.

Oyun, çocuğun dünyasını anlamada çok önemli ipuçları veren bir araçtır. Çocuk ailesinde ya da çevresinde gördüğü anne, baba, öğretmen gibi rolleri kendi oyununa da taşır. Bu nedenle bu süreci çocukla paylaşmak demek dünyaya onun gözüyle bakmak ve  onu daha iyi anlamak demektir.

Bizler bu kıymetli zamanları iyi değerlendirmeli ve çocuklarımızın oyunlarında bazen gözlemci bazen de katılımcı olarak mutlaka yer almalıyız.

KİM PSİKOLOJİ

Uzm.Pedegog Zeynep Temizer Atalar

[email protected]

(0216) 428 75 46

 

 

Yorum Yap

Konuşalım

T: +90 216 428 7546
E: [email protected]