Liselerde flört şiddeti sevgi göstergesi olarak kabul görüyor
Genç Hayat Vakfı tarafından yapılan, Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması’na göre genç kızlar erkeklerden daha çok flört şiddetine maruz kalıyor.
Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması’na göre kızlar erkeklerden daha çok flört şiddetine maruz kalıyor. Kontrol, baskı, hakaret, fiziksel şiddet gibi unsurlar flörtün kuralları, ilişkinin olmazsa olmazı, hatta sevgi göstergesi olarak kabul görürken, gençler sesini yükselterek konuşmayı ya da kıskanmayı şiddet olarak tanımlamıyor.
Genç Hayat Vakfı tarafından yapılan, Liseli Gençler ve Şiddet Algısı Araştırması’na göre genç kızlar erkeklerden daha çok flört şiddetine maruz kalıyor. “Fiziksel-sözel şiddet”, “değersiz hissettirme”, “hayat kontrolü” ve “baskıcı iletişim” olmak üzere dört alt başlıkta ele alınan flört şiddeti, gençler arasında normalleştirilirken, kontrol, baskı, hakaret, fiziksel şiddet gibi unsurlar flörtün kuralları, ilişkinin olmazsa olmazı, sevgi göstergesi olarak kabul görebiliyor. Dahası, gençler sesini yükselterek konuşmayı ya da kıskanmayı bir şiddet türü olarak algılamıyor. Bu nedenle fiziksel, sözel ve izole edici şiddete oranla flört şiddeti daha çok gizleniyor.
Gençler kendini değersiz hissediyor
11 lise türünden seçilen 50 lisedeki bin 714 genç, 173 öğretmen ve 42 okul yöneticisinin katılımıyla yapılan araştırmaya göre gençler arasında ölümle tehdit etmek, istenmeyen cinsel davranışlara zorlamak, fiziksel olarak zarar vermek, sevdiği insanlara zarar vermekle tehdit etmek, agresif olmak, başkalarının yanında kötü davranmak, hakaret etmek gibi şiddet biçimleri yaygın olarak kullanılıyor. Gençler arasında sıklıkla başvurulan bir başka şiddet biçimi ise değersiz hissettirmek.Araştırmaya göre bu yöntemle kendini değersiz hissetmeye başlayan genç, bir otoritenin parçası haline geliyor. Örneğinbazı kız öğrenciler sevgilisinin kendisini görmezden geldiğini, sorularına cevap vermediğini, hareketlerine aldırış etmediğini, ilişkileriyle ilgili konularda kendisine danışmadan karar verdiğini, aptal, gülünç veya beceriksiz olduğunu söylediğini ve kendisini suçlu hissetmesine neden olduğunu söylerken bazıları nereye, kiminle, ne zaman gittiğini, ne yaptığını, ne zaman döndüğünü, ne kadar ve neye para harcadığını denetleyerek baskı yarattığını söylüyor.
Bana şifreni söyle, seni ne kadar sevdiğimi söyleyeyim!
Araştırmada gençler arasında doğrudan fiziki şiddet gözlemlenmese de, potansiyel bir şiddetin varlığı genç erkeklerde daha yoğun bir şekilde gözlemleniyor. İlişkiye hükmetme açısından karşısındakini “değersiz hissettirme” yine genç erkekler arasında daha yaygın. En büyük farklılık ise hayat kontrolünde gözlemleniyor. E-mail, Facebook, Twitter gibi sosyal medya hesapları, telefon gibi teknoloji üzerinden sevgilinin kontrolünden, çevresini şekillendirmeye ve kimin “görüşülebilir” olduğunun kararına kadar uzanan geniş yelpazede, genç kızlar “hayat kontrolü” şiddetine yoğun şekilde maruz kalıyor.
Araştırmada özellikle “Nereye, kiminle, ne zaman gittiğimi, ne yaptığımı ve ne zaman döndüğümü kontrol ediyor”, “e-mail, Facebook ve telefon mesajlarımı kontrol ediyor”, “beni kıskanıyor”, “arkadaşlarım ile görüşmemi engelliyor” ifadelerinde erkekler ile kızlar arasındaki ortalama farkın bir uçuruma dönüştüğü dikkat çekiyor. Genç kızların, sevgili haricinde iletişimde bulunduğu herkes genç erkekler için bir tehdit unsuru olarak görülüyor ve duygusal bir ilişki biçiminde denetim mekanizmaları çok kolay kurulabiliyor. Örneğin, e-mail ve sosyal medya hesaplarının şifre paylaşımı “ilişkinin olmazsa olmazı” sayılıyor ve mahrem alan(lar) sevgililik “hakkıyla” ihlal edilebiliyor.
Araştırmadaki ilginç bir başka detay da flört şiddetine yoğun şekilde maruz kalan genç kızların bu şiddeti idealize etmeleri. Birçok genç kız bir yandan sevgilisi tarafından tehdit edildiğini söylerken, diğer yandan da “isteklerime, fikirlerime saygı duyuyor” ifadesini kullanıyor. Flört şiddetinin belki de en tehlikeli yönü bu noktada ortaya çıkıyor. Böylece şiddet çok kolay gizlenebiliyor ve ilgili eylemlerin şiddet içermediği düşünülüp normalleştiriliyor; hatta “ilişkinin olmazsa olmazı”, belki de bir “sevgi göstergesi” olarak kabul görüyor.
0216 428 7 546