Kıskançlığın ölçüsü kaçtığında etkileri ağırlaşır. İşte kendisi veya eşi kıskanç olanların yapması gerekenler…
Genç-yaşlı, kadın-erkek herkes hayatında en az bir kere kıskanır. Aşık olunan kişinin başkasına ilgi göstermesi, şüpheli davranışlar, aldatma… Kıskançlık hem kıskananın, hem de kıskanılanın hayatını zehir edebilir. BBC, herkese tanıdık olan bu duyguyu araştırmış. Ara sıra yapılan kıskançlık, bir ilişkinin canlı kalmasını sağlayabilir. Ancak, rahatsız edici ve mantık dışı boyutlara ulaştığında, çok zarar verici olabilir. Kıskançlığın etkilerini hafifletmek için yapılabilecekler var. İlişki psikoterapisti Paula Hall, kıskançlığın etkilerini azaltmanın sabır ve çaba gerektirdiğini söylüyor.
Herkesin kıskanma nedenleri ve hissettikleri farklı. Psikolog Ayala Malach’a göre kıskançlık, ‘varolan bir aşka, ilişkiye veya onun kalitesine yönelik tehdide bir tepki’… Gıpta ve hasetten farklı olarak hep üç kişi ve kaybetme korkusu vardır. Kıskanan insan birçok duyguyu aynı anda yaşar, aklından bin türlü düşünce geçer, bir sürü farklı davranış biçimleri sergiler. Duygular: Acı, kızgınlık, kin, üzüntü, haset, keder, aşağılanma. Düşünceler: İçerleme, suçlama, kendini rakiple kıyaslama, imajın sarsılmasından korkma, kendine acıma. Davranışlar: Kendini bitkin hissetmek, titremek ve terlemek, sürekli soru sormak ve karşındakinden sürekli güvence istemek, saldırgan davranışlar, hatta şiddet.
ÖLDÜRÜR DE, DİRİLTİR DE
Kıskançlık dozunda olduğu sürece, var olan bir ilişkinin korunmasını bile sağlayabilir. Kişilere, sevgililerinin, eşlerinin çantada keklik olmadığını hatırlatır. Karşındakine emek vermeye, onun kendisini değerli hissetmesi için çaba göstermeye yöneltir. Üstelik duyguları güçlendirir, aşkın ateşlenmesini sağlar ve sevişmeleri daha ihtiraslı kılar. Ama bir de aşkın dozunda olmadığı durumlar var…
Bazen kıskançlıkta ölçü kaçar. Örneğin eşi eski bir arkadaşıyla dans ettiği için bir erkek kavga çıkarabilir veya kadın eşinin yeni patronu güzel bir kadın olduğu için çileden çıkar. İşte bu tarz kıskançlıklar gerginlik yaratır. Karşıdaki, kıskançlığa mahal vermemek için sürekli temkinli davranmak, tetikte olmak zorunda hisseder. Durumun farkında olan kıskanç taraf ise kendini suçlama ve haklı çıkarma arasında gidip gelir.
NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Çiftlere bazen hayatı zehir eden, ayrılmalarına bile yol açan kıskançlık duygusuyla başa çıkmak aslında hiç de kolay sayılmaz. Uzun zaman ve emek isteyen bir mücadele olabilir. Eğer, kıskançlığınızın çocukluğunuzda yaşadıklarınızdan kaynaklandığını düşünüyorsanız, bir psikolaga başvurmanızda yarar var.
Çocukluğunuzla ilgili bağlantı kuramıyorsanız o zaman şu noktaları gözden geçirmeniz faydalı olabilir… Kıskançlığınızın gerçekçi olup olmadığını gözden geçirin. Onu neden kıskandığınızı düşünün. Gerçekten ilişkinize yönelik bir tehdit söz konusu mu? Sizin tavırlarınız ilişkinizi kötüleşmesine neden mi? Kendi kendinizi telkin edin. Kıskançlık belirtileri hissettiğinizde partnerinizin sizi sevdiğini, size bağlı olduğunu ve size saygı duyduğunu hatırlayın. Sevilmeye layık, hoş bir insan olduğunuzu ve ters giden bir şeylerin olmadığını söyleyin kendi kendinize.
EŞİNİZ SİZE GÖZ AÇTIRMIYORSA…
*Olaya farklı bir açıdan yaklaşın. Kıskançlığın aşkın belirtisi olduğunu anımsayın. Hemen savunmaya geçmektense, onu anlamaya çalışın. *Kendi davranışlarınızı gözden geçirin. Belirli davranışlarınızın partnerinizin sizi kıskanmasına neden olduğunu biliyorsanız, bu davranışlarınızı değiştirmeye çalışın. *Verdiğiniz sözleri tutun, yapamayacağınız sözler vermeyin. *Onun güvenini geliştirin. Ona, onu ne kadar sevdiğinizi söylemek için her fırsatı değerlendirin. Onu neden sevdiğinizi anlatın. İltifat edin, gelecek hayallerinizi paylaşın. *Bu konuyu konuşmayı deneyin. Yine sonuç alamıyorsanız birlikte bir uzman psikoloğa danışabilirsiniz.
0216 428 7 546