“Yapacak çok iş var, zaman ise hiç yeterli değil. Kendimi bütün gün baskı altında ve savaş halinde hissediyorum. Her gün! Haftanın yedi günü!”
“Çocuklarıma çalışmanın değerini öğretmek istiyorum. Ama onların bir şey yapmalarını sağlamak için her hareketlerini denetlemem gerekiyor… her adımda şikayetlerine katlanmak zorundayım. Neden çocuklar üzerine düşen işleri neşeyle ve kendilerine hatırlatılmadan yapımıyorlar? Herşeyle ben mi ilgilenmek zorundayım.”
“Çok işim var gerçekten çok! Ama bazen yaptıklarımın uzun vadede bir farklılık yaratacağından kuşkuya düşüyorum. Yaşamımın bir anlam taşıdığını ve bazı şeylerin benim varlığım sayesinde farklı olduğunu düşünmeyi gerçekten çok istiyorum.”
“Yeni bir rejime başladım. Bu yıl beşinci kez. Kilomun fazla olduğunu biliyor ve değişmeyi gerçekten istiyorum. Bütün yeni bilgileri okuyor, kendim için hedefler saptıyorum. Olumlu bir bakış açısı edinebilmek için ruhsal açıdan kendimi hazırlıyorum. Kendi kendime bu işi başarabileceğimi söylüyorum. Ama başaramıyorum. Bir kaç hafta sonra pes ediyorum. Kendi kendime verdiğim bir sözü nedense tutamıyorum.”
“Güçlü bir kişiliğim var. Hemen her karşılaşmada sonucu denetleyebileceğimi biliyorum. Hatta bunu çoğu zaman, istediğim çözümün bulunmasını sağlayacak biçimde başkalarını etkileyerek yapıyorum. Her türlü durumu inceliyor, inceden inceye düşünüyor ve bulgularımın genellikle herkes için gerçekten de yararlı olduğuna inanıyorum. Ama kaygılıyım. Başkalarının benim ve düşüncelerim hakkında neler düşündüklerini her zaman merak ediyorum.”
Bu ve benzeri düşünceler zaman zaman hepimizde var olmakta, aklımıza gelmekte ve bizi yönetmektedir. Zihnimizde köşe bucak dolaşan, bulduğu şeyle beslenen, istemediğimiz, çağırmadığımız düşüncelerle varlığını hissettiren, planlama yetimizi bozabilen, müdahale etmemize ve başkalarıyla olsun kendimizle olsun iletişimimizi sekteye uğratan bu düşünce biçimini hepimiz tanıyoruz.
Bu düşünce biçiminin adı “Tasa (kaygı)”dır. Tasa gerçekte çok yaygın bir düşünce şeklidir. Hayatlarında bir sorun olmayan insanlar bile, zaman zaman gereğinden fazla tasalanabilirler. Nedir tasa… özel bir korku biçimidir. Tasa pek çok biçime girmekle birlikte, kırılganlık ve güçsüzlük duygularından etki almaktadır. Genellikle “merak etme, herşey yoluna girecek…” diyenleri çok duyarız. Ama nedense o düşünceler gitse de bir müddetliğine yeniden geri dönmektedir. Hatta bazen hiçbir yere gitmediği de olabilir.
En önemli bulgulardan biri insan beyninin uyum sağlama yeteneği ve esnekliğidir. Kendinize yeni bir beyin bulamayız ama beynimizi yeniden yönlendirebilir, eğitebilir ve değişim sağlayabilirsiniz.
Tasa çeken insanların pek çoğunun tasalarının nedeni, güvenlerini ya da inançlarını yitirmiş olmalarıdır. Bu insanlar kalplerindeki duyguları gerçekten paylaşırsa altında yatan nedenleri fark edebileceklerdir. Pek çok insanın tasaları aslında hala gömülü duran gizli üzüntülerdir. Hatta uzun süredir gömülü olan acıyı hissetmemeye karşı psikolojik bir savunma olarak kaygıyı kullanabilirler. Tasalı kişi, genelde acısının nedenini bilir.
Peki neler yapılabilir?
Maddi tasalar ya da başarısızlık korkuları gibi tekrar tekrar ortaya çıkan durumlarla başa çıkmanın etkili yollarını öğrenmek üzere beyninizi eğitebilirsiniz. Tasalı insanların çoğu kendisiyle konuşurken bir yandan hayalinde korkunç sonlar canlandırır, bir yandan da olumsuz düşüncelerle kendini hırpalar. Kasten kendi kendinizin dikkatini dağıtarak bu eski otomatik modelleri silmeye çalışın. Zihninize olumlu bir düşünce yerleştirmeye çalışın. Düşünceler aklııza geldiğinde bunları yazın. Sonra baktığınızda fikirlerinizi abartıp abartmadığınızı gözden geçirin. Abartılardaki mantık hatalarını bulmak faydalı olabilir. Onların yerine daha mantıklı alternative hipotezler üretin.
Tasa, tasalı kişinin elini kolunu bağlar ve onun harekete geçmesini engeller. Değerlendir, Planla ve Yap. Olası bir problem akılcı bir biçimde düşün, sorunu çözmek için plan yapın ve planınızı uygulayın. Eylemler somut adımlardır.
Ne kadar basit görünse de, spor, kaygıya karşı elimizdeki en etkili doğal silahtır. Spor yapmak gerginliği azaltır, saldırganlığın ve hayalkırıklığının fazlasını boşaltır, fiziksel sağlığa iyi gelir, uykuyu düzeltir, aşırı yemek yeme eğilimini zayıflatır, yoğunlaşmaya yardım eder, dikkatin dağılmasına engel olur. Beden için de zihin için de yararlıdır. Kaygıyı azaltmak ve tasaları denetim altına almak için en azından iki ya da üç günde bir spor yapmak, planınızın bir parçası olmalıdır.
Dua ya da meditasyon da beyninizin durumunu değiştirebilir. Beyin taramaları ve EEG monitörleri meditasyon veya dua sırasında beyinde olumlu değişiklikler olduğunu göstermektedir. Bu değişiklikler, uzun ömür ve hastalık görülme sıklığının azalması gibi, sağlık ölçülerimizin çoğuyla karşılıklı bir etkileşim halindedir.
Son olarak tasalanmadan hayat olmaz. Elbetteki tasalarımız olacak ve zaman zaman bizi harekete geçirecektir. Sadece tasayı nasıl yöneteceğimizi bilmemiz gerkir. Kazanan insanlar için tasa, olumlu bir eylemde bulunmak için bir nedendir. Bu insanlar korkuyu bir yakıt olarak kullanırlar ve kazanmak için mücadele ederler.
Şunu unutmayalım ki;
Yaşamın 5 alanı vardır. Bunlar düşünceler, ruh halleri, bedensel tepkiler, davranışlar ve çevredir. Bunların hepsi birbiriyle etkileşim halindedir.
Düşüncelerimiz her şeyin başlangıç noktasıdır…
Birlikteliklerimizden her daim güç aldığımız, güzel günlere olan umutlarımız ve inançlarımızla, sevginin ve emeğin kıymetini elden bırakmadığımız günlerde birlikte olmak dileğiyle…
Ebru Demirköz
Psikolog
0216 428 7 546