Makaleler

KLİNİK PSİKOLOG TANRIVERDİ: PSİKOLOJİK ENFEKSİYONUN TOPLUMSAL BOYUTLARI ZOR TELAFİ EDİLİR

Çin’in Vuhan kentinde geçen yıl aralık ayında ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Kovid-19) salgınında, Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin ardından, sosyal medyada koronavirüsle ilgili asılsız haberler ve bilgi kirliliği artmaya başladı.

Kim Psikoloji ve Ruh Sağlığı Derneği’nden Klinik Psikolog Emine Esra Tanrıverdi, koronavirüs salgınıyla ilgili sosyal medyada çıkan asılsız haber ve ses kayıtları her geçen gün artarken, uzmanlar, sosyal medyada asılsız haber üretenlerin yaydığı “psikolojik enfeksiyon”un toplumsal boyutları ile ilgili Kırım Haber Ajansı’na (QHA) konuştu.

İşte Klinik Psikolog Emine Esra Tanrıverdi’nin QHA’yla gerçekleştirdiği röportajın tamamı…

Koronavirüs salgınının etkilerini en aza indirebilmek adına uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının insanlar üzerinde olumlu/olumsuz ne gibi etkileri olabilir?

Şu günlerde hepimiz aynı gemideyiz ve hepimiz aynı tehdit altındayız. Yapmamız gereken ve aslında şu an elimizden gelen şey, ülkemizde bir salgın hastalık olduğunu kabul etmek, belirli bir düzeyde korkunun normal olduğunu anlamak. Kurallar dışında ekstra bir önlem almaya gerek yok. Bunun için çalışan zaten bir sağlık grubu var. Artık bir yerden sonra biz bir şey yapamayız. Zor olsa da kabul etmeliyiz. Hayat değişkenli bir şey. Onu kontrol etmemiz mümkün değil. Çevrede olup bitenleri, tüm olayları yönetmek, kontrol etmek, hakim olmak imkansız. Sokağa çıkma yasağı bir zorunluluk ama sağlığımızın güvende olması için yasak var. Bu demektir ki devletimiz bizi koruma altına aldı. Bu aynı zamanda devlet koruması altındayız demek. “Devlet babamız bize sahip çıkıyor” düşüncesi şu günlerde insanları rahat bir nefes almasını da sağladı.

Bu dönem gergin hissetmek, huzursuz hissetmek, gelecekle ilgili endişeler yaşamak belli bir noktaya kadar normal kabul edilir. Çünkü bu dönem belirsiz bir dönem. Bu yaşadığımız tepki normal bir tepki. Bu sınır ne zaman geçilmiş olur? Eğer bu düşünce, bu endişe, bu kaygı gün içerisinde kişiyi ne kadar meşgul ediyorsa, onun günlük hayatında yaptığı şeyleri ne kadar etiketliyorsa, daha önce keyif aldığı şeylerden keyif alamaz hale gelmişse, sürekli bunları düşünmesi uyku düzenini etkilemesi sinirli ve gergin olması profesyonel bir destek almasını gerektirebilir. Çünkü bütün bu yaşadıkları kişiyi yorabilir.

Kendimizi ne kadar korursak toplumu da o kadar korumuş oluruz. “Virüs gezmez, insan gezer.” Kendini koruyacaksın, kendini izole edeceksin, en önemli davranış biçimi bu. Artık şahsi menfaatle toplum menfaati birleşti.

İnternette dolaşan bilgi kirliliği nedeniyle bir çok insan yanlış düşüncelere kapılabiliyor. Bu yanlış bilgiler neticesinde insanlarda bir korku durumu oluşuyor. Bu durum toplumda nelere yol açabilir?

Virüs tehditti medyada çok yaygın ve artmaya başladı. Bu da bize bir yerden sonra zarar vermekte. Kendimizi korumalı ve medyadan uzak durmalıyız. Son günlerde birçok insan koronavirüs ile ilgili son gelişmeleri öğrenmek için Twitter, Facebook gibi sosyal medyayı kullanıyor; yüzlerce, binlerce yorum atılabiliyor. Bu yorumların büyük bir kısmı da yanlış oluyor. Kısacası her kafadan bir fikir çıkıyor. Durumu dramatize edenler, mantıksal olarak yaklaşmaya çalışanlardan çok daha fazla. Yanlış haberleri ve insanların korkularını görmek huzurumuzu kaçırıyor ve olaya ait şüpheleri de arttırıyor. O kanal bu kanal şu gazete derken bir noktadan sonra insan ruh sağlığını bozmaya başlıyor. Burada ince bir çizgi var. Çevrede ne olup bittiğini elbette ki öğrenmeliyiz, takip etmeliyiz. Bunu yaparken kendimizi de korumalıyız. Her şey defalarca anlatıldı ve hala anlatılıyor. Hepimiz süreci iyi takip ediyoruz. Biz üzerimize düşeni yapalım, 14 kuralı uygulayalım. Bu şu demek değil “Herkes başının çaresine baksın”.  Konunun ne uzmanıyız ne de doktoru fakat bu konuda çalışan bir bilim kurulu ve sağlık örgütü var. Biz bize düşeni yapmalıyız. Tedaviyi düşünmeye gerek yok. Bu gerilimi daha da arttırır. An’da kalmalı. Şimdi, şu anda. Zaman ne gösterecek, nelerle karşılaşacağız “o zaman buna bakarız” demeyi de gerektiriyor. Sakin olmak gerek

“Psikolojik Enfeksiyon” nedir?

Yanlış bilginin korku aracılığı ile bulaşıcı olması. İnsan bilmediği bir şeyden korkar. Korku ise bulaşıcıdır. Sorun küresel, çözüm ulusal. Hep birlikte toplum olarak ortak bir mücadele vermek gerek. Toplumu bu noktada birleştirmek gerek. Birbirimize korku değil umut ve moral bulaştırmalıyız. Şu günlerde buna hepimizin ihtiyacı var.

Toplumda psikolojik enfeksiyonun oluşması ne gibi sorunlara yol açabilir?

Psikolojik enfeksiyon arttıkça toplumun ruh sağlığı bozulur. Psikolojik enfeksiyonun yayılmasının daha hızlı daha zor daha yaralayıcı ve sonuçları olabilir. Toplumsal boyutları daha zor telafi edilir.

Sosyal medyada salgın konusunda insanlara kasıtlı olarak yanlış bilgi veren insanların amaçları  ne olabilir? Bunun altında psikolojik etkenler yatıyor olabilir mi?

Toplumun düzenini bozmak ve zarar vermek amacıyla art niyetli bireyler tarafından kasıtlı yapılan, yanlış bilgi yayma, yanlış bilgiyi çevreye bulaştırma hareketi olacaktır elbette. Özellikle sosyal medya ortamlarında bu tip haberlere ve kişilere çok rastlanır. Popüler kültürün etkisiyle paylaşım rüzgarına kapılan herkes; kaynağı bilinmeyen bu bilgileri, videoları, ses kayıtlarını hızla yaymaya başlar. Ortalıkta bilgi kirliliğinin oluşmasına yer vermemeli. Edindiğimiz bilginin doğruluğunu mutlaka teyit etmeliyiz. Bunun için bazı tedbirler alınabilir:

Size ulaşan bilgiyi www.teyid.org’dan teyit edebilirsiniz. Google ana sayfasının sağ üst kısmında “Görseller” yazar. Bu linkten Google’da görsel aratabilirsiniz. Arama çubuğundaki fotoğraf makinesi ikonuna tıklarsanız, elinizdeki bir görseli de Google’a sorabilirsiniz. Böylece Google elinizdeki görsele en yakın sonuçları internette arayarak bir fotoğrafın daha önce kullanılıp kullanılmadığına dair size en sağlam bilgiyi vermiş olur

Bu patolojik yapının adı, kişilik bozukluğudur. Bu kişiler bazen ilgi çekmek, zevk almak amacıyla korku ve panik yaratmak için bunu yapabilirler. Bu öyle bir korku ve panik yaratmaktır ki içinde sadizm de vardır.

Konuşalım

T: +90 216 428 7546
E: [email protected]