Dışkı kaçırma her 100 çocuktan birinde -özelliklede erkek çocuklarında görülen hem fizyolojik hem de ruhsal bir rahatsızlıktır. Genellikle yatağa işemede olduğundan daha ağır bir uyumsuzluk göstergesidir. Dört yaşından sonra ve ilkokul yaşlarında görülmesi önemli ruhsal bozuklukların varlığını belirtir. Dışkı iç çamaşıra bulaşmış, belirli köşelere saklanmış, duvarlara sürülmüş ya da uygunsuz yerlere (giysilerine, halının üzerine vb.) yapılmış olabilir. Fizyolojik rahatsızlık, bağırsak kontrolünün sağlanamaması sonucunda büyük tuvaletin altına kaçırılmasıdır. Bazı çocuklar ileri düzeyde kabızlık çekerler ve bu çocuğun tuvaletini yaparken acı çekmesine, tuvalete gitmekten korkmasına ve kaçınmasına yol açar. Bu yüzden büyük tuvaleti bağırsaklarda birikir ve daha büyük bir tıkanmaya neden olur. Tıbbi bir nedenden olma olasılığı çok sık rastlanan bir durum değildir ama bu olasılığında göz önünde bulundurulması gerekir. Bazı çocuklarda bağırsaklarını kontrol etmeyi öğrenmemiş olabilirler. Bunun nedeni öğrenme güçlüğü (gelişimsel gecikme) ya da yetersiz tuvalet eğitimi sebebiyle, baştan tuvaletini tutma alışkanlığını kazanmamış olmalarıdır. Gerçekten dışkılarını tutamayan çocuklar da pek çok uyumsuzluk belirtisi gözlenir. Bu çocuklar genellikle yaşlarından küçükmüş gibi davranırlar. Bağımlılık, inatçılık, kısıtlı ya da bozuk arkadaş ilişkileri, çevre ve okula karşı uyumsuzluk, dolaylı yoldan tepki gösterme gözlenen en tipik belirtilerdir. Ruhsal rahatsızlık ise, dışkılama düzene girdikten sonra bozulmasıdır. Çocuğun duygusal yönden bir sıkıntısı varsa, bağırsak hareketlerini kontrol etmekte zorlanır. Bu durum alt ıslatmada olduğu gibi yeni bir kardeşin doğumu, anneden ayrılık, korkutucu olaylar, anaokuluna başlayış ya da hastaneye yatış gibi ruhsal etkenlere bağlı olarak görülür. Bu rahatsızlık, evde anne’nin temizliğe ve titizliğe önem vermesi, cezalandırıcı tutumları ve baskıcı bir tutumla tuvalet eğitimi uygulaması söz konusu olduğunda belirginleşir. Dışkılamanın, sadece evde görülmesi çocuğun annesiyle arasındaki sorunlu ilişkinin en belirgin özelliğidir. Çocuk bu davranışıyla, annesine hem başkaldırmak hem de annesinin ilgisini çekmek ister. Anne ve çocuk arasındaki çekişmeler çoğu zaman cezalar, korkutmalar ve dayak ile sonuçlanır. Ancak çocuk tuvalete gitmeye karşı direnç gösterecektir.
Bu problemi önleme ve tedavisinde, anne-babalar ne kadar sinirlenirlerse sinirlensinler çocuğu eleştirmemelidirler. Onun bir suçu yoktur. Bu tür alışkanlığa sahip çocukların üzerinden gereksiz baskılar kaldırılmalı ve aşırı titiz tutumlardan vazgeçilmelidir. Çocukla olumlu bir ilişkiye girildikten sonra dışkılamasını düzene koymak kolaylaşacaktır. Ceza ve dayağa son verilmeli, kesin bir tutumla günde 3 – 4 kez belirli aralıklarla tuvalete oturtulmalıdır. Yemeklerden sonra bağırsak çalışması hızlandığı için, bu zaman diliminde tuvalete oturtulması daha uygun olacaktır. Çocuk direnç gösterse de, anne soğukkanlılıkla kararlı tutumunu sürdürmelidir. Gerekirse sevdiği bir şeyden (Tv seyretmek, dışarıda oynamak vb.) onu alıkoymak gerekir. Başarılı olduğunda ise övülmeli ve ödüllendirilmelidir. Bu sayede okul öncesi çağında annenin tutumu çok katı değilse, kısa sürede düzen sağlanabilir. İlişkilerin çok bozuk olduğu durumda mutlaka profesyonel uzmanlardan psikolojik yardım alınmalıdır. Eğer çocuk kabız ise, lifli gıdalar, bol meyveler ve bol sıvı tüketmelidir. Acıyacağından korkan ve tuvalete gitmekten kaçınan çocuklara, tuvalette okunacak öykülerin yanı sıra balon şişirtmek de hem ıkınmalarını hem de rahatlamalarını sağlaması için yararlı olabilir. Stres altındaki çocukların endişeleri varsa, nedenleri bulunmalı ve çözüme ulaştırılmalıdır. Gelişim sorunları olan çocuklarda bu taktiklere olumlu yanıt vereceklerdir ancak daha uzun bir süre profesyonel yardım almaları gerekir.