LUİSA DÜSS PSİKANALİTİK ÖYKÜ TESTİ
Düss Öykü Testi, çocukların kompleks ve sorunlarını
çözümlemek için hazırlanmış tekniklerin en geliştirilmişlerinden biridir.
Bu teste yararlanılan öyküler daha çok onların anlayabilecekleri ve
ilgi duyabilecekleri biçimde yapılandırılmıştır. Düss bunu
yaparken, deneklerin komplekslerine karşılık olan yanıtlarını
göz önünde tutuyor ve şu varsayıma dayanıyordu:
«Eğer denek, öykülerden birine takılır,
anlamlı içerik taşıyan veya sembolik değeri olan yanıtlar verirse
veya yanıt vermekten kaçınırsa, bu, o öykü ve ya öykü kahramanının,
denekte bulunan kompleksi uyandıracak bir çağrışım oluşturduğu anlamına
gelecekti.» Buna göre her öykü veya öyküdeki kahramanlar bir veya
birkaç kompleksle ilgilidir. Deneyim sırasında, bazı komplekslerin
karşılığı olan soruların üstünde durmak ve alınan yanıtların anlamlı
oluşlarına göre daha derinleştirerek sorular sormak gerekir. Bunun içindir
ki, bu öykülerin, bilinçaltı simgelerini ve psikanalitik soru sorma
tekniğini iyi bilen bir uygulayıcı tarafından kullanılması daha doğru ve
yerinde olur.
Luisa Düss, aile ve okuldan gelen öğelerin etkisini azaltmak
için, öykülerden üçünün konusunu hayvanlardan seçmiştir. Test uygulanırken
deneğin kendisini kolayca öykü kahramanının yerine koyması gerekir. Bunun
için öyküler sıralanırken, en az suçluluk duygusu uyandırabilecek
komplekslerden başlanması yeğ tutulmuştur.
Öyküler özellikle çocuklar için hazırlanmış olmakla birlikte
yetişkinlere de bir düş gücü testi olarak uygulanabilir. Kültürlü
yetişkinlerin yanıtları genellikle zeki ve mantıklıdır. Kültürel
düzeyi düşük, zihnî yetenekleri fazla olmayan yetişkinlerinse
verdikleri yanıtlar sembolik ve spontane’dir.
Öyküler aşağıda kendi normal dizimleri içinde
aktarılmıştır:
I
KUŞ ÖYKÜSÜ
(Çocuğun ana babadan birine olan bağlılığını veya
geleceğini görme biçimini açığa çıkarmak için)
Bir ormanda çam ağacındaki yuvalarında yaşayan baba, anne ve yavru
kuş yuvalarında uyuyorlarmış. Derken gece, sert, ama çok sert bir rüzgâr
çıkmış. Rüzgâr ağacın dallarını silkelemiş, sarsmış. Yuva da kuşlar da
yere düşmüşler. Kuşlar korkuyla uyanmışlar. Anne kuş hemen uçup bir
çam ağacına, baba da başka bir çam ağacına konmuş. Şimdi yavru kuş ne
yapacak? O da çok güzel uçabiliyormuş artık!
II
EVLİLİK YILDÖNÜMÜ
ÖYKÜSÜ
(Eğer çocuk ana babanın odasında bir şok geçirmişse, bunun
belirlenmesi için ana baba beraberliğinin ve mutluluğunun
kıskandırılması)
Bir anne ile babanın evlenmelerinin yıldönümü idi. Onlar
birbirlerini çok seviyorlardı ve o gün için pek güzel bir eğlence
hazırlamışlardı. Bu güzel eğlencenin tam orta yerinde, çocuk kalkıp
bahçeye çıkıyor? Neden acaba?
III
KUZU ÖYKÜSÜ
(Sütten kesilme ve kardeşlik
komplekslerinin belirlenmesi için)
Bir çayırda, bir anne koyunla bir küçük kuzu yaşıyorlardı. Küçük
kuzu bütün gün annesinin yanında sıçrayıp duruyordu. Her gece annesi
ona çok sevdiği sıcak süt veriyordu. Aynı zamanda kuzu ot da yemeğe
başlamıştı. Bir gün anne koyuna minicik bir kuzu getirdiler. Gelen kuzu
çok acıkmıştı. Anne koyundan süt istiyordu. Fakat anne koyunun ikisine de
yetecek kadar sütü yoktu. Büyük kuzuya dedi ki: «İkiniz için de taze sütüm
yok! Sen artık taze ot yiyeceksin!» Büyük kuzu ne
yapsın?
(Yalnız sütten kesilme kompleksini görmek için küçük kuzunun
gelişini ortadan kaldıracağız. O zaman «Koyunun artık sütü yoktur
ve kuzusunun artık ot yemeğe başlaması icap ediyor.» demek
gerekecektir.
IV
CENAZE ÖYKÜSÜ
(Saldırganlık, ölüm istemi, suçluluk, kendini
cezalandırma duygusunu meydana çıkartmak için)
Köyün yolundan bir cenaze geçiyor. Herkes soruyor. «—
Kim ölmüş?» Cevap veriyorlar «Şu evde oturan ailelerden biri.» Kimdir bu
ölen?
Ölümü bilmeyen çocuklara hikâye şöyle
anlatılır.
Aileden biri yola çıkmış ve bir daha gelmemek üzere uzağa, çok
uzağa gitmiş. Acaba bu kimdir?
V
KORKU ÖYKÜSÜ
(Bunalım ve
kendini suçlamayı belirlemek için)
Bir çocuk usulca şöyle dedi: Ah ne kadar korktum! Acaba o
neden korkmuştur?
VI
FİL ÖYKÜSÜ
(Hadımlık
Kompleksi için)
Bir çocuğun çok sevdiği küçük bir fili varmış. Fil uzunca hortumu
ile pek güzelmiş. Bir gün gezmeden dönüşte odasına girince, çocuk
fili pek değişmiş bulmuş. Değişmiş olan nedir ve niçin
değişmiştir?
VII
YAPILMIŞ EŞYA
ÖYKÜSÜ
(Anal kompleksi, mal canlılığım ve inatçılığı belirlemek
için)
Bir çocuk
topraktan birçok şeyler imal etmede başarılı olmuş. (Bir kule vs.) Bunları
çok seviyormuş. Annesi bunları kendisine vermesini isterse ne yapacaktır.
Verecek midir?
VIII
ANNE VE BABA İLE
GEZİNTİ ÖYKÜSÜ
(Oedipus ve Elektra komplekslerini belirlemek
için)
Bir kız çocuk (veya annesi ile erkek çocuk) babası ile
ormanda baş başa çok güzel bir gezinti yapmışlar. Bu gezintiden ikisi
de çok hoşlanmışlar. Eve girdikleri zaman anne (baba)’nın yüzünün her
zamanki gibi olmadığını görmüşler. Niçin?
IX
HABER ÖYKÜSÜ
(İstek ve
korkularını anlamak için)
Bir çocuk okuldan (gezmeden) dönmüştü. Annesi ona dedi ki:
Derslerine hemen başlama, sana verilecek bir haberim var!» Annesi acaba
ona ne söyleyecek?
X
FENA RÜYA ÖYKÜSÜ
(Önceki öyküleri
kontrol için)
Bir çocuk sabahleyin çok yorgun uyandı ve dedi ki: «Ah öyle
fena bir rüya gördüm ki!» Acaba ne görmüştü?
Luisa Düss’ün
Belirlediği Normal ve Anormal Yanıtların Nitelikleri
Genellikle her
öykü için alınan normal yanıtlar:
1. a) Kuş yuvasına yakın bir dala
uçar.
b)
Annesinin yanına kaçar.
c)
Babasının yanına uçar. Çünkü o daha kuvvetlidir.
d)
Yerde kalır ve ebeveyni onu buluncaya kadar bağırır.
2. a) Ebeveyni için çiçek
toplayacak.
b)
Konuşulanlar onu ilgilendirmiyor.
c)
Eğlenecek (En sık rastlanan yanıt türü)
d)
Okulda kötü bir not almıştır, bahçenin dibine gidip derdini
düşünecek.
3. a) Ot yiyecek
b)
Başka bir koyundan süt arayacak
c)
Biraz kızmıştır ama yine ot yiyecek.
4. a) Yakın geçmişte ölmüş aile bireylerinden
biri.
b)
Bu yaşlı bir kişidir. (Büyükanne, Büyükbaba)
c)
Uzun süredir çok hasta olan biri.
d)
Mademki bu kadar ilgi çekiyor, o halde köye yabancı ve önemli bir
kişi.
5. a) Çocuk yeni bir oyuncak bulmuştur; artık
fil ilgisini çekmiyor.
b)
Değişen fil değildir, çocuk büyümüştür; artık oynamasını
sevmiyor
c)
Değişmemiştir.
d)
Derisini değiştirmişlerdir.
e)Çocuk yokken,
hizmetçi filin üstüne bir bardak su dökmüştür.
f)
6. a) Annesine verecektir.
b)
Onunla oynayacaktır. Annesi isterse
verecektir.
c)
Herkese gösterecektir.
7. a) Çünkü annesi ona gözlerini
açtı.
b)
Dayak yemekten
c)
Okulda kötü not almak korkusu
d)
Bir hayvandan korkmak
e)
Savaştan korkmak
f)
Ana babadan birisinin ölümünden korkmak.
g)
Servetini kaybetmekten korkmak.
8. a) Anne (baba)
memnundur.
b)
Anne (Baba) çok çalışmış, yüzü yorgundur.
c)
Anne güzel yemek
hazırlamıştır.
d)
Gezintiden çok geç dönmüşlerdir. Baba (anne) daha önce
gelmiştir.
e)
Baba (anne) onlar yokken kötü bir haber almıştır.
9. a) Anne ona bir öykü anlatmak
istiyor.
b)
İyi bir yemek ve ziyafet vardı.
c)
İyi bir haber almıştır.
d)
Anne onun hayatı ve çalışması hakkında
öğüt
vermek amacındadır.
10. a) Bilmiyorum çünkü hiç düş
görmem.
b)
Savaş görürüm.
c)
Onu yiyen bir hayvan görmüş.
TESTİN UYGULANIŞI
Testin
uygulanacağı deneğe ilk olarak şu talimat
verilir:
«— Şimdi sana yarım kalmış bir öykü anlatacağım. Arkasını
sen tamamlayacaksın. Aklına ne gelirse onu söyle! «Öyküler olduğu
gibi hiç bir katkıda bulunulmaksızın anlatılır. Belirsiz veya anlamlı
görülen noktalar olursa amaçtan ayrılmamak koşuluyla, çocuğun
düşüncesine yön verecek sorular sorulur. «— Niçin öyle yapmış, neden
öyle olmuş?» gibi.
Öyküleri anlatırken çocuğun ilgisini çekmek için, daha çekicilik
kazandırmaktan kaçınılmalı, dramatizasyonlar yapılmamalıdır. Bu gibi
ilaveler deneğin dikkatini başka noktalara çeker ve amaçtan
uzaklaşılmasına neden olur. Sözgelimi:
Kuzu öyküsünde ilgiyi artırmak için, çocuğa küçük kuzunun
açlıktan ölmek üzere olduğu söylenilmişse, çocuk «— Gider et yer»
demek zorunda kalır. Çünkü çocukta, kardeşlik kompleksinin yanı sıra
iyilik yapma istemi de vardır. Eğer küçük çocuk yeni gelen kardeşine
çok şiddetli bir düşmanlık duyuyorsa ve ebeveynine aşırı bağlıysa,
durum daha da tehlikelidir. Bu durumda çocuk kendi doğal davranışım
gösteremeyecektir. Kendi kişisel istemiyle, yeni gelene yardım fikri
arasında bir bocalama olacaktır. Bu ruhi mücadele genellikle bunalım
yaratır.
Aslında böyle telkin yapabilecek eklerin hiç bir gereği yoktur.
Öyküler çocuğun ilgisini yeteri derece de çekecek şekilde, onun
zevkini ve ilgisini, sembollere olan eğilimini göz önüne alarak
hazırlanılmıştır. Üç yaşındaki bir denek bile talimatı ve öyküyü
kolayca anlar.
Eğer bir denek, öykülerden birine yanıt vermek istemiyorsa, bu da
yeteri derecede anlamlıdır. O taktirde hikâyenin denekte gizli bir
çatışmaya karşılık olduğu sonucu çıkar. Diğer bazı deneklerde ise,
öyküler büyük ilgi uyandırır.
Çocuk son derece mutludur. Testin hiç bitmemesini ister. Bu
da deneğin hiç yanıt vermek istememesi kadar manidardır. Hikâyenin
çocukta ruhi bir boşalma meydana getirdiğini ve onun tatmin ettiğini
gösterir.
Çocuğun verdiği ilk yanıtta, çatışma çoğu kez sıkışmış bir halde
bulunur. Fakat bazen denekte bir kaç kompleks birden bulunabilir. Hataya
düşmemek için yorumların büyük bir titizlikle yürütülmesi gerekir.
Hatta çatışma bütün hikâyelere yayılmış olabilir. Bu nedenle
yanıtların çoğunda ayni çatışmanın izlerine rastlamak olasıdır. Yargıya
varırken, yanıtların tümünü göz önünde tutmak
gereklidir.
Uyumların da bozukluklar bulunan deneklerin yanıtları çok
çeşitlidir. Çocukların cevaplarında şu özelliklere rastlarsak, onlarda bir
kompleksin varlığını düşünebiliriz.
1.
Beklenmedik ani yanıtlar.
2.
Bir öyküdeki kompleksin tekrar tekrar görülmesi.
3.
Kulağa eğilip fısıldamak.
4.
Hikâyelerden birisine cevap vermeği reddetmek.
5.
Uzun zaman susmak ve cevap vermemekte ısrar etmek.
6.
Deneğin teste yeniden başlamaya karşı arzu göstermesi.
İntibaklarında bozukluklar bulunan deneğin her masal için verdiği
cevaplarda genellikle belirli bir kişisel görüş açısı içinde olduğu
görülür. Onun dışına kolay kolay çıkamaz.
Normal deneklerden, özellikle iyi uyum göstermiş, kültürlü
olanlar, her öykü için çeşitli ve farklı yanıtlar verirler. Bu, deneğin
bilinçaltının bağımsızlığının bir kanıtıdır.
Kompleksli deneklerin, özellikle fena rüya ve korku öykülerine
verdiği yanıtlar tipiktir. Bu cevaplar, autopunution’u, ölüm fikrini,
bir istemin gerçekleşmesini kapsar. Eğer bir çocuğa kurt korkusuna dair sorular sorulacak olsa, olası bir
yanıt şöyle olacaktır: «Beni yiyecek, çünkü kurt bütün
çocukları yer.» Ancak denekteki kurt
korkusu, mevcut suçluluk kompleksinin sonucu ise, alacağımız yanıt şöyle olur: «O
çocuğu yiyecek çünkü o fena bir çocuktur.»
Bilinçaltında niçin bu tür korkuların yer aldığı sorulabilir. Bunun, baba korkusunun
sembolize edilmesi veya kişisel yaşamdaki suçluluk
duygularının bir tortusu olması muhtemeldir.
Normalin dışındaki korku yanıtları genellikle
şöyledir:
—
Buruşturulmuş bir yüz görüyor.
—
Bir kurt tarafından yenilmekten korkuyor.
—
Onu kovalayan bir adamdan korkuyor, vs.
Bunlar, çocuğu itaate alıştırmak amacıyla
çevresindekilerin uyandırdıkları korkuların; öğretmenler ve ana
babaların, çocuğa sokakta rastlayacakları kişilere kanmamaları için verdikleri
gözdağlarının görüntüleridir.
Zihni geriliği olan deneklerin davranış biçimleri ise tümüyle
başkadır. Kendilerini öyküdeki kahramanın yerine koymakta güçlük çekerler. Somut gerçek
onları sembolden daha çok ilgilendirir. Korku öyküsüne yanıt vermeleri genellikle pek mümkün
olmaz.
Alınan sonuçlar bakımından bu test
psikanalistler tarafından formülleşmiş olan semboller
yasasını güçlendirmektedir. Özellikle çocuklardaki komplekslerin tanımında
psikanalistlere büyük yardımlar sağlamıştır.
Aşağıda Luisa
Düss’ün yapmış olduğu uygulamalardan birini örnek olarak
veriyoruz.
LUİSA DÜSS’ÜN
BİR
UYGULAMASI
Denek yedi yaşında bir erkek çocuk olup ailenin tek
evladıdır. Gösterdiği klinik tablo: Karabasanlar, bunalık, değişken
karakter ve aşırı duyarlılık, «Y»
harfi deneğin verdiği yanıtı; «P» harfi, psikologu simgelemektedir.
Kuş
— Y: Yerde kalacak
—
P : «Biliyorsun ki kuş
biraz uçmasını biliyor.»
—
Y: Eğer uçmayı deneyecek olursa düşecek ve
ölecektir.
Fil — Y: Birdenbire zayıfladı, hava çok soğuk,
ölecek.
Korku — Y: Onu öldürmek isteyen bir hırsızdan
korkuyor.
—
P: Hırsız niçin çocuğu öldürmek istiyor?
—
Y: Çünkü çocuk ona fena şeyler söylemiş ve ona taş atmıştır. Çünkü
o hırsızları sevmiyor.
—
P: Hırsız ne yaptığı için çocuk ona taş
atıyor?
—
Y: Çünkü hırsız onun bıçağını almak istiyordu.
—P: Bu çocuk neden
korkuyor?
—Y .- Korkuyor, çünkü
düşmüştür ve bacağını kırmıştır.
—P:
Nasıl?
—Y: Çünkü annesine
çiçek toplamak için dağa çıkmıştı. Ayağının altındaki taş kaydı ve
düştü.
Anne ile Gezinti C. : Babanın yüzü değişti. Çünkü hastadır. Soğuk aldı.
Evet, çok hastadır. Anne buna çok üzüldü.
—T. : Baba ara sıra
hastalanıyor mu?
—C. : Babam hiç
hasta olmaz.
NOT: Yukarıda yalnızca içeriği anlamlı olan konuşmalar
yansıtılmıştır.
YORUMLAMA
Bu çocuk çok hassastır. Çevresindeki insanlara boyun eğerek
kolaylıkla değişir. Öğretmenlerinden birisine çok kuvvetli bağlılığı
vardır. Onunla birlikte olduğu zaman sevimlidir. Teneffüslerde
öğretmeninin merdivenini süpürmekten son derece mutludur. Bundan
gurur duymaktadır. Diğer kişiler arasında dayanılmaz derecede
itirazcı, itaatsiz ve tembel bir çocuk olmaktadır. Zeki bir çocuk olmasına
rağmen, okulda özellikle matematik dersinden iyi not almakta güçlük
çekmektedir. Geceleri çoğunlukla karabasanlarla geçmektedir. Yanıtları
kastrasyon kompleksine bağlı bir Oedipus Kompleksi
göstermektedir.
Çocukların sembollere eğilimi olduğunu söylemiştik. Burada
Oedipus Kompleksine sembol olarak, dağı ve annesi için topladığı çiçekleri
görüyoruz. Kendisi ise, babayı temsil etmektedir. Kastrasyon Kompleksi
için ise filin hortumunu değil, fakat filin zayıflamasını ve ölümünü,
keza, bıçağını almak ve kendisini öldürmek isteyen fena adamı ele
alıyor.
Denek kuş hikâyesinde ise: «Uçmayı deneyecek olursa
ölür!» diyor. Bu konuşmalar esnasında çocuk devamlı olarak
korkudan bahsetmektedir. Nihayet çok korktuğunu ve geceleri korkunç düşler
gördüğünü itiraf ediyor. Testin sonunda, başlangıçta görülen gerginliğin
kaybolduğu, çocuğun duymakta olduğu suçluluk hislerini boşaltarak
rahatladığı açıkça gözleniyor.