İnsanlar yoğun iş temposu altında çalışmaktalar. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında, çalışanların işlerini koruyabilmek için sürekli kendilerini yenilemeleri ve geliştirmeleri gerekiyor.
Ayrıca insanlar eğitim politikalarının yetersizliği ve maddi zorluklar nedeniyle ilgi duymadıkları işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu ve bunlara benzer bir çok unsur bir çok çalışanın işyerinde stres yaşamasını neredeyse kaçınılmaz hale getiriyor. İş stresinin hayatımızın bir parçası haline geldiği günümüzde bununla baş etmek için çeşitli yollar denemek gerekiyor.
Benim en önem verdiğim husus, çalışan kişinin kendisini aşırı strese sokan düşünce kalıplarını keşfetmesini ve sorgulamasını sağlamaya çalışmak. Strese yol açan çevresel faktörleri değiştirmek çoğu zaman mümkün olmuyor. Ama bize gelen danışanlara baktığımızda çevrelerini değiştirmeye çok fazla odaklandıklarını görüyoruz. Amacımız, çevresel şartlar ne kadar zor olsa da bu şartlar altında yaşanabilecek en az stresi yaşamaları doğrultusunda danışanlara yardımcı olmak.
Aslında stres gibi olumsuz duyguları aşırı boyutlarda yaşamamızın sorumlusu hayatı anlamlandırma ve olayları yorumlama gücüne sahip olan bizleriz. Hayatta bir çok şey elimizde olmayabilir ama düşüncelerimizin hakimiyeti bizde. Biz aslında danışanlarımıza bu hakimiyeti nasıl sağlayacaklarını göstermenin dışında bir şey yapmıyoruz.
İş (yoğunluğu) aile içi ilişkilere nasıl yansıyor?
Çalışan kişilerin, ailelerinin ve işlerinin talep ettiği farklı rollerden değişik şekillerde etkilendiklerini görüyoruz. Ailevi ve iş ile ilgili kişiden beklenen rollerin kişi üzerinde aşırı yük oluşturması sıkça rastlanan bir durum. Sadece iş yoğunluğu aile içi ilişkileri etkilemekle kalmıyor. Özellikle kadınlar için ev ve çocuk ile ilgili yapmaları gereken işler kadının iş hayatını olumsuz etkileyebiliyor. Yani, kapsamlı bir şekilde baktığımızda iş-aile çatışması ya da uyuşmazlığı, iş ve aile yaşantısının eşzamanlı olarak beraberinde getirdiği birbiriyle bağdaşmaz taleplerden ve baskılardan kaynaklanıyor. İnsanlar bir çok rolün beraberinde getirdiği beklentileri karşılamada sorunlar yaşayabiliyorlar.
Çalışma hayatının taleplerinin aile ile ilişkili sorumlulukları yerine getirmeyi engellemesi, işe ayrılan zamanın kişinin sosyal hayatını kısıtlaması gibi durumlarla karşılaşılabilmekte. Örneğin çalışan kişi uzun süren çalışma saatlerinden sonra akşam yemeğini hazırlamak için enerjiye sahip olamayabilmekte, akşam eve geç gelmek sinemaya gitmeyi ya da arkadaşlar ile buluşmayı imkansız hale getirebilmekte, anne eve geç geldiğinde çocukların birkaç saat evde ilgiden yoksun kalabilmekte, kariyeri ile ilgili endişeleri özellikle kadın çalışanların çocuk sahibi olma isteklerini etkileyebilmekte.
0216 428 7 546